Bu yazımızın konusu, aslında oldukça temel ancak bir o kadar da geri planda kalmış bir amaç. Ne mi? Listenizdeki alıcıların bir sonraki epostayı da açmasını sağlayacak kadar ilgilerini çekmek. İlk bakışta hiç tanıdık gelmedi, değil mi? Hatta “E-posta pazarlamayı gerçekten bunun için mi yapıyoruz?” dediniz belki. Peki ama potansiyel müşteri portföyünün gerçek müşteriye dönüşmesi, satış hedefleri? Onlara ne oldu? En nihayetinde pazarlama, bunlara ulaşmada izlenen yollar ve stratejiler değil miydi?
Bunun cevabı hem evet hem hayır. Yani aslında evet, pazarlama faaliyetleriniz nihai amacı elbette budur; ama buna giden yolda kullandığınız e-posta pazarlama stratejiniz bunun neresinde diye bi bakalım isterseniz…
E-posta pazarlamaya dair sıklıkla düşülen hata, onu tanımadığınız yeni müşterilere ulaşmanın aracı olarak algılamaktır. İşte bu bölümde altını çizmeye çalıştığımız tam da bu. E-posta pazarlamayla hiçbir zaman yeni insanlara ulaşmazsınız, bunun mecrası Google Adwords, Facebook, Instagram reklamları vs.dir. E-posta pazarlamayla yaptığınız ise, elinizde bulunan listenizle yani hali hazırda sizinle ilgilenen kişilerle olan bağınızı kurmak ve sıkılaştırmaktır. Bu sayede de sadık kitlenize hizmet etmiş olursunuz. O sadık takipçileriniz zamanla sürekli müşterilerinize dönüşmekle kalmaz markanızın gönüllü birer elçisi haline de gelirler.
Bu noktada attığınız her e-postada alıcılarınıza değer sağlamanız önemlidir. Böylece akıllarda insanları her fırsatta spamleyen ve rahatsız edici olan firma olarak değil, takip etmeye değer kalitede içerik sağlayan bir firma olarak kalırsınız. Bu da mutlu müşterilere sahip olmanıza ve mutlu müşterilerin de bahsettiğimiz sadık müşterilere dönüşmesini sağlar.
